| |
Ülemadan
Abdurrauf Menavi’nin çeşitli hadis
kitaplarından seçerek toplamış olduğu onbin Hadis-i Şerifi kapsayan Künzül Hakayık isimli kitabında beyan
eylediği Hadisi Şeriflerden Rasûlullâh
sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimizin şahsına ait, Ehli Beytine ait ve
bilhassa Şahı Velayet Hazreti Aliyyül Mürteza
kerremallâhü veche ve radiyallahu anh efendimiz ile Nebi Aleyhisselâm Hazretlerinin Kerimesi
İmam Ali’nin muhterem Refikası Fatıma-tüz Zehra aleyhisselâm ve radiyallahu
anha Annemiz ve Ciğerpâreleri, Rasîli
Ekremin nûr i dîdeleri İmam Hasan ve İmam Hüseyin aleyhimesselâm ve radiyallahu
anhüma Efendilerimizin şanı âlilerine ait, dolayısıyla onlara ihanet, eza, cefa
ve düşmanlık edenlerin haklarında, açık bir dille Lisan ı Nebevi’den şerefle
beyan buyrulan yüz elliden fazla Hadisi Şerif, asılları ve hangi
kitaplardan alındıkları hizalarına gösterilmekle beraber işaret ettikleri sade
ve açık mânaları ile Türkçeye terceme edilerek ihvanı dine, hanedanı nübüvvet
ve Ehlibeyt muhiblerinin nazarı iltifatlarına arz olunur:
Tevfik
Allah’tandır.
Ali Rızâ Doksanyedi
Arabacılar Kahyası İsmâil Ağa
Hazretlerinin Evlâd-ı Mânevîsi
Hazretlerinin Evlâd-ı Mânevîsi
1. Genel Olarak
Ehlibeyt
2. Hazreti Ali
kerremallâhü veche
3. Hazreti
Fatıma aleyhisselâm
4. Hazreti Hasan
ve Hazreti Hüseyin aleyhimesselâm
5. Ehlibeyt
Düşmanları
1.
An Sa’d bin
Ebivakkas’in lemma nezelet ayetül mübaheleti dean Nebiyyü sallallahu aleyhi veselleme Aliyyen ve Hasenen
ve Hüseynen ve Fatımete ve kale allahümme hâulâi ehli.
-Şifai Şerif-Saad Bin Ebu Vakkas’tan rivayet olunur ki: Mübahele ayeti indiği vakit
Nebi aleyhisselam Aliyi, Hasanı, Hüseyin’i ve Fatımayı çağırdı ve “Ey
Allahım benim Ehli Beytim işte bunlardır” buyurdu.
2. An ömer ibni Ebi Seleme te lemma nezelet innema
yüridüllahu liyüzhibe ankümürricse Ehlelbeyti ve zalike fi beyti Ebi selemete
dea Fatımete ve Hasenen ve Hüseynen fecellelehüm bikisain ve aliyyün halfe
zahrihi sümme kale allahümme hâulâi Ehlübeyti feezhip an hümürricse ve tahhirhüm tathiren.
-Şifai Şerif-Ömer bini Ebi Seleme’den rivayet olunuyor
ki:
“innema yüridüllahu liyüzhibe
anhümürricse’Ehlel beyti” âyeti indiği vakit – Bu hâdise Ümmü Seleme’nin evinde
vukû bulmuştur--- Nebi Aleyhisselam Fatıma’yı, Hasan’ı ve Hüseyin’i çağırdı ve onları bir kilim ile örttü. Ali de
Nebi aleyhisselâmın arka tarafında idi. Sonra “ey Allah'ım benim Ehlibeytim
işte bunlardır; şimdi Sen onlardan ricsi yani pisliği gider ve onları
kemâli teharetle tathir eyle,
temizle” buyurdu.
3.
İnni tariküm fiküm ma
in eheztüm bihi lentedillu kitabullahi ve itreti, Ehlübeyti, fenzuru keyfe
tahlüfuni fihima.
---Şifai Şerif---
“Ben sizlere iki şey bırakıyorum ki eğer onunla amel
ederseniz, hiç bir zaman dalâlete düşmezsiniz; oda Allah'ın kitabı ile benim
itretim, yani Ehlibeytimdir. Onlar hakkında bana nasıl halef olacağınıza dikkat
ediniz.”
4.
Marifetü âli
Muhammedin beraatün minnari ve hubbü âli Muhammedin cevazün alessırati vel
vilâyetü li âli Muhammedin emanüm min elazabi.
---Şifai Şerif--- “Muhammed sallallâhü
aleyhi ve sellemin âlinin kadrini bilmek ateşten beri olmaktır, Muhammed’in
Ehli Beytini sevmek Sırat’ı geçmektir, Muhammed’in âline dostluk etmek azaptan
emniyettir.”
5.
Esbetüküm alessıratı
eşeddüküm hübben li Ehli beyti.
---Deylemi--- Sırat üzerinde sizin en
ziyade sabit olanınız Ehli Beytimi en
çok ve şiddetli seveninizdir
6.
İnne Ehlelbeyti le
yekillü teamühüm fetenuru kulubühüm.
---Ebi şeyh İbni Hibban--- “Ehli Beytin taamları az
olur ve bu sebeple kalpleri nurlu olur.”
7.
İnneküm setübtilune
Ehlebeyti minbadi.
---Teberani--- “Benden sonra
sizler muhakkak Ehli Beytimi belâya düşüreceksiniz.”
8.
Şefaati liümmeti men
ehabbe Ehlebeyti.
---Hatibi Bağdadi---
“Benim ümmetime olan şefaatim Ehli Beytimi
sevenleredir.”
9.
Sabren âle Yasine
feinne mesireküm ilel cenneti.
---Ebi Nüaym---
“Ey Yasin ehli sabrediniz, ey Ehlibeyt sabrediniz,
zira sizin gidecek yeriniz muhakkak cennettir.”
10.
Ennücumu emanün
liehlissemai ve Ehlübeyti emanün liümmeti.
---Taberani---
“Yıldızlar gök ehline, Ehli Beytim de ümmetime eman
ve emniyettir.”
11.
Hayruküm, hayruküm, li
ehli min bâdi.
---Hakim---
“Sizin en hayırlınız benden sonra Ehli Beytime
hayırlı olanınızdır.”
12.
Nahnü Ehlülbeyti
lâyükasü bina ehedün.
---Deylemi---
“Bizler Ehli Beytiz, hiçbir kimse bize kıyas
olunamaz.”
13.
Men ebgada Ehlelbeyti
fahüve münafikun.
---Deylemi---
"Ehli Beyte buğzu adâvet (kızan ve düşmanlık)
eden kimse münafıktır.
14.
Men êzani fi Ehlibeyti
fekad âzailahe.
---Deylemi---
“Bana Ehli Beytim hakkında eza eden kimse Allah'a
eza etmiş olur.”
15.
Eşşedu gadabillahi ala
men êzani fi itreti.
---Deylemi---
“Allah'ın en şiddetli gazabı Ehli Beytim hakkında ve
onların sebebiyle bana eza edenleredir.”
16.
Allah'ümme ehli, veene
müstevdiuhüm külle müminin.
---İbni Asakir---“Ey Allah'ım bunlar Ehli Beytimdir ve ben bunları her mü’mine
vedia yani emanet ediciyim.”
17.
Lâ yekmürreculü min
meclisihi illâ libeni Haşimin.
---Hatibi Bağdadi---
“Bir adam oturduğu yerden ancak Haşimoğullarına
kalkar.”
18.
Ebşir ya Ali hayatüke
ve mevtüke mei.
---Abdürrezak---
“Ey Ali sana müjdeler olsun, hayatın da ölümün de
benimledir, yani her iki halette (durumda) benimle berabersin.”
19.
Âlemü ümmeti minbadi
aliyübnü ebi talibin.
---Deylemi---
Benden sonra ümmetimin en bilgini Ali bin Ebi
Taliptir.
20.
Allahümme tini
biehabbi halkile liyekülü minhazettayri fedahale aliyyün.
--- Tirmizi---
Ey Allahım en sevgili kulunu bana getir bu kuşun
etinden yesin, buyurunca Ali geliverdi.(adı geçen kuş bir tavuktu.)
21.
Allahu ve resulühu ve
cibrilü anke radune.
--- Taberani---
Allahu Tealâ ve Resulü ve Cibril senden (Aliyi murad
buyuruyor) razıdırlar.
22.
Allahüme ekrim men
yükrimu aliyyen.
---Taberani---
Ey Allah'ım Aliye ikram edene sen ikram eyle.
23.
Allahümmensur men
yensuru aliyye.
---Taberani---Allah'ım Aliye nusret ve yardım edenlere sen nusret ve yardım
eyle.
24.
Allahümmehzül men
yahzülü aliyyen.
---Taberani---
Allah'ım Aliye hizlân edenleri, yani terkedenleri,
sen hizlân eyle, terket, tevfik ve hidayet etme.
25.
Allahümmezheb anhül
harre velberde, kalehu lialiyyin.
--- Deylemi--- Ey Allah'ım ondan
sıcağı ve soğuğu gider. ( bu sözü Ali için söylemiştir.)
26.
Allahümme sebbit
lisanehu vehdi kalbehu.
---Hakim---
Ey Allah'ım onun lisanını sabit kıl, kalbini de
hidayet eyle. (bu sözü Ali için söylemiştir.);
27.
Ema terda ehi ve ene
ehuke, kalehu lialiyyin.
---Taberani---
Ey Ali sen benim kardeşim, bende senin kardeşinim,
sen buna razı olmaz mısın? (Bu sözü Aliye söylemiştir.)
28.
İnnellahe tahhere
kavmen bissali firuusihim ve inne aliyyen evvelühüm.
---Deylemi---
_Allah'u Tealâ Hazretleri birtakım insanların
başlarını saçları dökülmekle, pâk kılmıştır ve Ali muhakkak onların ilkidir.
29.
İnnellahe yübahi
bialiyyin külle yevmin elmelâikete.
---Deylemi---
Allah'u Tealâ Hazretleri her gün Ali ile meleklere
mübahat eyler, öğünür.
30.
İnne aliyyen sebekake
bilhicri, kalehu liabbasin.
---Taberani---
Ali hicret meselesinde sana sebkat
etmiştir.-geçmiştir- (bu sözü Abbasa buyurdu.)
31.
İnnellahe yerda
liridake ve yagdabü ligadabike, kalehu lialiyyin.
---İbni Kani---
Allah'u Tealâ Hazretleri senin rızan sebebiyle razı
olur ve senin gadabınla gadap eder. (bu sözü Aliye buyurmuştur.)
32.
İnne ehakka esmaike
ebu turabin, kalehu lialiyyin.
---Terabani---
Senin isimlerinin en haklısı, sana en ziyade lâyık
olanı Ebu Türab ismidir. (bu sözü Ali’ye Buyurmuştur.)
33.
İnne aliyyen minni ve
ene minhu vehüve veliyyün bikulli müminin.
---Taberani---
Muhakkak Ali benden ve ben ondanım ve o her mümine
veli ve mutasarrıftır.
34.
Ene darülhikmeti ve
aliyyün babüha.
---Bezzar---
Ben hikmet eviyim, Ali’ de o evin kapısıdır.
35.
Ene seyyidü veledi
ademe ve aliyyün seyyidül arab.
---Hakim---
Ben Adem oğullarının seyyidi, ulusuyum, Ali’de Arabın seyyidi, ulusudur.
36.
Enel münzirü ve
aliyyün elhadi.
---Deylemi---
Ben Allah'ın azabından korkutucuyum, Ali de hidayet
edicidir.
37. Ene hatemül enbiyai ve ente ya
ali hatemül evsiyai.
--- Deylemi---
Ben peygamberlerin sonuyum, sen de ey Ali vasilerin
sonusun.
38.
Ene medinetül ilmi ve
aliyyün babüha.
---Deylemi ve Taberani--- Ben ilim şehriyim, Ali de o
şehrin kapısıdır.
39.
Ene ve aliyyün
hücectullahi alâ ibadihi.
--- Deylemi---
Ben ve Ali, Allah Tealânın kulları üzerine
hüccetiyiz.(Deliliyiz)
40.
Ene ve aliyyün
seceretin vahidetin vennasun min eşcarin şettâ.
---Deylemi---
Ben ve Ali bir şecereden, bir ağaçtanız, sair
insanlar değişik birçok ağaçtandırlar.
41.
Ennazaru ilâ vechi
aliyyin ibadetün.
---İbni Asakir---
Ali’nin yüzüne bakmak ibadettir.
42.
Ente ya aliyyü tuktelü
alâ sünneti.
---İbni Adiyy---
Ya Ali
sen benim sünnetim [yolum üzere]üzerine katlolunursun.
43.
Evvelü men sallâ meiye
Aliyyün.
---Hakim---
Benimle beraber ilk namaz kılan Ali’dir.
44.
Buğzu aliyyin
seyyietün lâyenfeu meahâ basenetün.
---Deylemi---
Ali’ye düşmanlık öyle bir kötülüktür ki onunla
beraber iyilik fayda vermez.
45.
Selâsetün teştaku
ileyhimülcennetü aliyyün ve ammarun ve selmanü.
---Deylemi---
Cennetin müştak olduğu üç kimse Ali, Ammar ve
Selman’dır.
46.
Hübbü aliyyün beraetün
minennari.
---Deylemi---
Ali’nin mehabbeti yani onu sevmek ateşten
kurtuluştur.
47.
Hübbü aliyyin
hasenetün lâyedurru meaha seyyietun.
---Deylemi---
Ali’nin sevgisi öyle bir iyiliktir ki onunla beraber
kötülük zarar vermez.
48.
Hübbü aliyyin
yêkülüzzenbe kema têkülünnarül hatebe.
---Deylemi---
Ali’nin
sevgisi ateşin odunu yakıp yediği gibi günahı yakıp yer
49.
Hübbü aliyyin beraetün
minennifaki.
---Deylemi---
Ali’nin sevgisi nifaktan berâdtır, kurtuluştur.
50.
Hakku aliyyin alâ
hâzihil ümmeti kehakkil validi alelveledi.
---Deylemi---
Ali’nin bu ümmet üzerinde hakkı, babanın evlâdı
üzerindeki hakkı gibidir.
51.
Elhakku mea zelhakki
mea za ey aliyyin.
---Ebu Yalel Musili---
Hak, Hak sahibi iledir, bununla yani Ali iledir.
52.
Hayru ihvani aliyyün
ve hayru âmami hamzatü.
---Deylemi---
Kardeşlerimin hayırlısı Ali’dir, amcalarımın
hayırlısı Hamza’dır.
53.
Zikrü aliyyin
ibadetün.
---Elhalili---
Ali’yi zikretmek, anmak, hatırlamak ibadettir.
54.
Süddu hazihil ebvabe
küllehâ illâ babe aliyyin.
---Deylemi---
Bu kapıların hepsini kapayınız, ancak Ali’nin
kapısını kapamayınız
55.
Seyyidül arabi
aliyyin.
---Ebunüaym---
Arap milletinin ulusu, seyyidi Ali’dir.
56.
Şiatü aliyyin
hümülfaizune.
---Deylemi---
Fevzu felâh sahipleri Ali’nin
şiasıdır.(Taraftarıdır.)
57.
Sahibü sırri aliyyübnü
ebitalibin.
---Deylemi---
Benim sırrımın sahibi Ebu Talip oğlu Ali’dir.
58.
Adallahe men âda
aliyyen.
---İbni Mace---
Ali’ye
düşmanlık eden Allah'a düşmanlık etmiştir.
59.
Aliyyün ehi fiddünya
vel ahireti.
---Taberani---
Ali benim dünya ve ahirette kardeşimdir.
60.
Aliyyün haybetü ilmi.
---İbni Adi---
Ali ilmimin heybesi, kabıdır.
61.
Aliyyün asli ve
ca'feru fer'i.
---Taberani---
Ali benim aslım, Cafer ise fer'imdir.(Teferruat)
62.
Aliyyün minni
bimenzileti re'si min bedeni.
---Hatibi Bağdadi--- Ali benim
bedenimde başım menzilesindedir.
63.
Aliyyün mevlâ menküntü
mevlâhu.
---Elmuhalimi--- Benim mevlâsı ve
efendisi olduğum kişinin Ali, mevlâsı ve efendisidir.
64.
Aliyyün yakdi deyni.
---Deylemi---
Ali benim borcumu öder.
65.
Aliyyün yüncizü idati
ve yakdi deyni.
---Deylemi---
Ali benim va'dlarımı
yerine getirir ve borcumu öder.
66.
Aliyyün minni ve ene
vehüve veliyyü külli müminin.
---Ebu Davud---
Ali bendendir ve ben de ondanım ve o her mümin
kişinin elisidir.
67.
Aliyyün kasimülcenneti
vennari.
---Şifai Şerif ve Deylemi--- Ali cennet ve cehennemin
taksim edicisidir.
68.
Aliyyün hayrül beşeri
menşekke fihi fekad kefere.
---Ebu Ya'lel Musili--- Ali beşerin hayırlısıdır.
Her kim onun hakkında şüphe ederse muhakkak küfretmiştir.
69.
Aliyyün minni ve ene
min aliyyin velâ yüeddi anni illâ ene ve aliyyün.
---İmamı Ahmed Müsnedi--- Ali benden ve ben Ali’denim
ve benim borcumu ancak ben ve Ali öderiz, başkası değil.
70.
Aliyyün ya'subül
müminine.
---Taberani---
Ali müminlerin arıbeyi ve reisidir.
71.
Aliyyün yuhziru
filcenneti vefreten kevkevkebis subhi.
---Beyhaki---
Ali cennette sabah yıldızı gibi bir kemâl ve
parlaklıkla zahir olur.
72.
Aliyyün müliüm iymanen
ilâ mişaşihi.
---Ebunüaym---
Ali iliklerine ve kemik başlarına kadar imanla
doludur.
73.
Aliyyün sahibü havzi
yevmel kıyameti.
---Taberani---
Ali kıyamet gününde benim havzımın sahibidir.
74.
Aliyyün veşiatühu
hümülfaizune yevmel kıyameti.
---Deylemi---
Kıyamet gününde fevzu saadet bulanlar Ali ile ona
tabi olan şiâsıdır. [Yardımcılarıdır]
75.
Aliyyün akdana ve
übeyyün ekreüna.
---Sahihi Buhari---
Ali hükmü kaza edicilerimizin en yücesi. Übey de
Kuran okuyucularımızın en iyisidir.
76.
Aliyyün hayrülbeşeri
femen eba fekad kefere.
---Hatibi Bağdadi---
Ali beşerin hayırlısıdır. Ondan imtina eden muhakkak
küfretmiştir.
77.
Aliyyün imamül
berereti mukatilül fecereti.
---Hakim---
Ali birrü salâh sahiblerinin imamıdır, fısku fucur
sahiblerinin ise muharebecisidir.
78.
Unvanu sahifetil
mümini hubbü aliyyin.
---Deylemi---
Müminin sahifesinin ünvanı ve adı Ali’nin
sevgisidir.
79.
Kul limen ehabbe
Aliyyen teheyye liduhulil cenneti.
---Deylemi---
Ali’yi seven kişiye cennete girmek için hazırlan
deyiver.
80.
Kum ya ebatürabin,
kaleha lialiyin.
--- Buhari ve Müslim--- Nebi Aleyhhiselâm, kalk ey
Ebutürab, yani ey toprak arkadaşı dedi, bu sözü Ali’ye buyurdu.
81.
Kâne resulullahi
aleyhisselâm iza gadıbe lemteesir aleyhi ehadün illâ aliyyün.
--- İmamı Ahmed Müsnedi--- Resul Aleyhisselâm gadap
ettiğinde Ali’den başka kimse ona söz söylemeye cesaret edemezdi.
82.
Likülli nebiyyen
vasiyyün aliyyün vasiyyi ve varisi.
---Deylemi---
Her peygamberin vasisi ve varisi vardır. Ali de
benim vasi ve varisimdir.
83.
Lekad salletil
melâiketü aleyye ve alâ aliyyin seb'a sinine.
---Deylemi---
Bana ve Ali’ye muhakkak melekler yedi sene salâvat
getirdiler.
84.
Levlem yuhlek aliyyün
makâne lifatimete küfvün.
---Deylemi---
Ali yaratılmış olmasaydı, Fatıme’ye küfüv , denk
bulunmazdı.
85.
Meselü aliyyin finnasi
kemeseli kul hüvallahü ehadün fil'kur'ani.
---Deylemi---
İnsanlar arasında Ali, Kur'anda kul hüvallahü ehad
gibidir.
86.
Merhaben liseyyidil
müslimine ve imamil müttekine.
--- Ebu Nüaym---
Ey Müslümanların seyyidi ve müttekilerin imamı, hoş
geldin. (Bu sözü Hz. Muhammed İmamı Ali’ye buyurmuştur.)
87.Men eza aliyyen fekad ezani.
--- İmamı Ahmed Müsnedi--- Ali’ye eza eden kişi
muhakkak bana eza etmiştir.
88.
Men fareka aliyyen
farekani vemen ferakani fazekallahe.
---Ebu Davud---
Her kim Ali’den ayrıldı ise benden ayrılmıştır.
Benden ayrılan ise Allah'tan ayrılmıştır.
89.
Men katale aliyyen
filhilâfeti fektülühu kâinen men kâne.
---Deylemi---
Herkim halifelik üzerinde Ali’ye muharebe ederse,
kim olursa olsun, onu öldürün.
90.
Men küntü veliyyühu
fealiyyün veliyyühu.
---Deylemi---
Ben her kimin velisi ve mutasarrıfı olduysam Ali de
onun velisi ve mutasarrıfıdır.
91.
Men küntü mevlâhu
fealiyyün mevlâhu.
--- İmamı Ahmed Müsnedi--- Ben kimin mevlâsı, efendisi
olduysam, Ali de onun mevlâsı, efendisidir.
92.
Haza aliyyün lâhmi
lâhmühu ve demi demühu.
----Taberani---
İşte şu Ali’dir. Benim etim onun eti, benim kanım
onun kanıdır.
93.
Lâ tesübbu aliyyen feinnehu kâne memsuhan fizatillâhi.
---Ebu Nüaym---
Sakın Ali’ye seb etmeyiniz. Çünkü o Allah'ın Zatında
mesholunmuştur. Yani Zatı Hak’la fani ve Hak’la baki olmuştur.
94.
Lâteşükkü aliyyen
feinnehu ahşa fidinillahi.
---Ebu Nüaym---
Ali’ye şek (şüphe) etmeyiniz, çünkü o, Allah'ın
dininde en çok haşyet (korku) sahibidir.
95.
Lâyühibbu aliyyen
münafıkun velâ yubgizuhu müminun.
---Tirmizi---
Münafık olan kimse Ali’yi sevmez, mümin olan kimse
de ona düşmanlık etmez.
96.
Lâ yuhibbü aliyyen
illâ müminün ve lâ yübgizuhu illâ münafıkun.
---Taberani---
Ali’yi ancak mümin olan sever ve ona ancak münafık
olan buğzeder.(Nefreteder.)
97.
Lâyühibbüke illâ
müminün velâyübgizuke illâ limünafıkun, kalehu lialiyyin.
---Müslim---
Seni ancak mümin sever ve sana ancak münafık
düşmanlık eder.(Bu sözü Ali’ye buyurmuştur.)
98.Lüyehillü limüslimin enyera
mücerredi ev avreti illâ Aliyyün.
---Deylemi---
Beni çıplak olarak veya avret yerimi görmesi
(taharetlemesi) hiç bir müslümana helâl olmaz. Yanlız Ali müstesnadır. O
görebilir.
[Not:
Hz. Ali kerremallâhü veçhe kendi avret yerine de nazar kılmazdı.]
99.Lâyekdi deyni gayri aliyyün.
---Taberani---
Benim borcumu benden ve Ali’den başkası ödemez.
100. Lâyenbegi liehadin enyücennebe
filmescidi illâ ene ve aliyyün.
---Buhari ve Müslim---
Hiç bir kimse için mescitte bir tarafa ayrılmak
lâyık olmaz, ancak bana ve Ali’ye caiz olur.
101.
Ya eba bekrin keffi ve
keffü aliyyün fil adli sevaün.
---Deylemi---
Ya Ebu Bekir benim avucumla Ali’nin avucu adalette
müsavidir.(Eşittir.)
102.
Ya beriretü inne
aliyyen veliyyüküm min ba'di.
---Deylemi--- Ey Berire, muhakkak benden sonra Ali sizin velinizdir.
103.
Ya büneyyetü leki
rikkatül veledi ve aliyyün eazzü minki aleyye.
---Teberani---
Ey kızım sana kalbimde evlâtlık rikkati (merhameti)
vardır. Ali ise bana sende daha azizdir.
104.
Ya aliyyü inneke
setüblâ ba'di felâtükatilenne.
---Ebu Ya'lel Musili--- Ey Ali benden sonra sen
belâya düşürülürsün, binaenalyh sen kital etme.(Savaşma.)
105.
Ya aliyyü innellahe
gafere leke ve lizürriyetike.
---Deylemi---Ey Ali Allah-ı Tealâ Hazretleri seni ve zürriyetini muhakkak
mağrifet eyledi.
106.
Ya aliyyü ente tübeyyinü
liümmeti mahtelefu fihi minba'di.
---Deylemi---
Ey Ali ümmetimin benden sonra ihtilafa düştükleri
şeyi sen beyan edersin.
107.
Ya aliyyü ente tüktelü
alâ sünneti.
---İbni Adiyy---
Ey Ali sen benim sünnetim üzerine katlolunursun.
108.
Ya aliyyü ente minni
bimenzileti harune min musa.
---Buhari ve Müslim---
Ey Ali sen benden Musa'dan Harun menzilesindesin.
109.
Ya aliyyü ente veliyyü
külli müminin ba'di.
---Ebu Davûdüt Tayyalisi--- Ya Ali benden sonra sen her
müminin velisisin.
110.
Ya aliyyü inneke
müstahlefün ve inneke maktulün.
---Taberani---
Ey Ali sen halife olursun ve sen katlolunursun.
111.
Ya aliyyü lâyühibbüke
illâ müminün velâ yübgizuke illâ münafikun.
---Müslim--- Ey Ali seni ancak
mümin olan sever ve ancak münafık olan sana düşmanlık eder.
112.
Ya aliyyü ebşir
hayatüke ve mevtike mei.
---Taberani---
Ey Ali sana müjde olsun, hayatın da ölümün de
benimledir.
113.
Ya aliyyü ente himenzileti kâ'beti.
---Deylemi---
Ey Ali sen
Kâbe menzilesindesin.
114.
Ya aliyyü ente tagsilü
cüsseti ve tüeddi deyni.
---Deylemi---
Ey Ali cesedimi sen yıkarsın ve borcumu sen ödersin.
115.
Ya aliyyü ente
seyyidün fiddünya ve seyyidün fil ahireti.
---Deylemi---
Ey Ali sen dünyada seyyid ve ahirette de
seyyidsin.(İleri gelen,efendi baş reisi.)
116.
Ya aliyyü ente ve
şiatüke teridune alel havzi verden.
---Deylemi---
Ey Ali sen ve seni sevenler havza geliverirsiniz.
117.
Ya aliyyü ente
abkarihim.
--- Hatibi Bağdadi---
Ey Ali sen onların, hiç görülmemiş kumaş gibi, en
kâmilisin.
118.
Muhibbüke mühibbi ve
mubgizuke mübgizi.
--- Deylemi---
Ey Ali seni seven beni sevendir, sana buğzeden bana
buğzedendir.
119.
Men küntü mevlâhu
fealiyyün mevlahu, allahümme vali men valâhu ve adi men adahu.
---Şifai Şerif---
Ben herkimim efendisi olduysam Ali de onun efendisidir.
Ey Allah'ım Ali’ye dostluk edene sen
dostluk eyle, ona düşmanlık yapana sen de düşmanlık et
120.
Ehabbü ehli ileyye
fatimetü.
---Hakim---
Bana ehlimin en sevgilisi Fatıma’dır.
121.
Ebşiri Fatimetü emmel
mehdi minki.
---Hakim---
Ey Fatıma sana müjdeler olsun, sevinmelisin ki Mehdi sendendir, senin neslindendir.
122.
İnnellahe emreni
enüzzevvice fatımete bialiyyin.
--Taberani---
Allah Teala bana Fatıma’yı Ali ile evlendirmemi
emreyledi.
123.
İnnellahe yegdibu
ligedabi fatımete veryerda liridaha.
---Deylemi---
Allah Tealâ
Fatıma’nın gadabı sebebiyle gadap eder ve onun rızası sebebiyle razı
olur.
124.
İnnema fatimetü
bedatün minni femen ebgadahâ ebgedani.
--- İbni Ebi Şeybe ve Sahihi Buhari --- Fatıma benden bir
parçadır. Her kim onu gadaplandırırsa beni gadaplandırır.
125.
Fatimetü seyyidetü
nisai ehlilcenneti illâ meryeme.
---Hakim---
Meryem müstesna olmak üzere Fatıma Cennet
kadınlarının seyyidesi ve ulusudur.
126.
Merhaben yabinti
kalehu lifatimete.
---Buhari ve Müslim---
Merhaba, hoşgeldin ey kızım. (Bu hadisi Fatıma’ya
buyurmuştur.)
127.
Ehabbü ehlibeyti
elhasenü velhüseynü.
---Taberani---
Ehlibeytin en sevgilisi Hasan ile Hüseyin'dir.
128.
Allahümme inni
ühibbuhu feehibbehu.
---Hakim---
Ey Allah'ım ben onu seviyorum, sen de sev. (İmam
Hüseyin’i murad buyuruyor.)
129.
Allahümme inni
ühibbühü feehibbehu ve ehibbe menyühibbühu.
---İmam Ahmed Müsnedinde--- Ey Allah'ım ben onu
seviyorum. Sen de sev ve onu seveni de sev.
130.
Allahmme inni
ühibbühüma feehibuhüma ve ebgizmen ebgazahüma.
---İbni Şeybe---
Ey Allah'ım ben o iki çocuğu seviyorum. Sen de
onları sev ve onlara buğz ve düşmanlık edenlere sen buğzet.
131.
Allahümme inni
ühibbühüma feehibbehüma.
---Tirmizi--- Ey
Allah'ım ben o iki çocuğu seviyorum. Sen de onları sev. (Hasan ile Hüseyin’i
murad buyuruyor.)
132.
Ümirtü en üsemmiye
ibneyni hazeyni hasenen ve hüseyni.
---İmamı Ahmed Müsnedinde--- Hasan ile Hüseyin cennete
koymaklığım emrolundu.
133.
İnnel hasene vel
hüseyne seyyidey şubbabi ehlil cenneti.
---İmamı Ahmed Müsnedinde--- Hasan ile Hüseyin cennet
ehli gençlerinin seyyidleridir.
134.
İnnel hasene vel
hüseyne reyhanetaye mineddünya.
---Taberani---
Hasan ile Hüseyin benim dünyadan olan güzel kokulu
çiçeklerimdir.
135.
İnnebneyye hazeyni
reyhanateyye mineddünya.
---İbni Adiyy---
Şu benim iki oğlum dünyada benim güzel kokulu
çiçeğimdir.
136.
İnnebni haza
yüslihullahu alâ yedeyhi beyne fieteyni.
---Tirmizi---
İşte benim şu oğlumun ellerinde, Allah Tealâ iki
taifenin arasını ıslah eder. (Hazreti Hasan murad olunuyor.)
137. İnni leercu enyeküne ibni haza
seyyiden.
---Nesaii---
Ben muhakkak bu oğlumun seyyid olmasını rica eder,
umarım.
138.
Elhasenü vel hüseynü
seyfel arşi velesya bimuallekayni.
---Taberani---
Hasan ile Hüseyin Arşın Kılıçlarıdır ve muallâk
değillerdir.
139.
El hasenü minni vel
hüseynü min aliyyin.
---İmam Ahmed müsnedinde--- Hasan benden, Hüseyin
Ali’dendir. Yani Hasan bana, Hüseyin Ali’ye benzer.
140.
Şubbabü ehlil cenneti
elhasenü velhüseynü.
---Deylemi---
Cennet ehlinin gençleri Hasan ile Hüseyin’dir.
141.
Men ehabbel hasene vel hüseyne fekad ehabbeni.
---Deylemi---
Hasan ile Hüseyin’i seven muhakkak beni sevmiştir.
142.
Men ehabbeni
felyühibhu yani el hasene.
--- Tayyalisi---
Her kim beni severse onu yani Hasan'ı sevsin.
143.
Elveledü reyhanetün ve
reyhaneteyye elhasenü velhüseynü.
---Deylemi---
Evlât bir çiçektir. Benim iki çiçeğim Hasan ile
Hüseyin’dir.
144.
Yüktelül hüseynü alâ
re'si sittine senettin.
---Taberani---
Altmışıncı senenin başında Hüseyin katlolunur, Yani
şehit edilir.
146.
Veylün libeni
ümmeyyete selâsen.
---Deylemi---
Ümeyye oğullarına yazıklar olsun, kahrolsunlar, (üç
defa tekrar buyurmuştur.)
147.
Evvelü men yübdilü
dini recülün min beni ümeyyete.
---Deylemi--- İlk önce benim dinimi değiştirecek olan Ümeyye oğullarından bir
adamdır.
148.
Leyerkiyenne cebbarün
min beni ümeyye minberi haza.
---İmamı Ahmed Müsnedi--- Benim bu minberime Ümeyye
oğullarından bir cebbar(zor kullanan)elbette tırmanıcaktır.
149.
Helâkü ümmeti alâ
yedey ügaylimetin min kureyşin.
---Ebu Hüreyretü---
Benim ümmetimin helâki bir takım Kureyş oğlanlarının
ellerinden olacaktır. (Ebu Hüreyre, radiyallâhü anh demiştir.)
150.Şerrü kabailil arabi benu ümeyyete
ve hanifetü ve sekifü.
---Deylemi---
Arap kabilelerinin en şerlisi Ümeyyeoğulları,
Hanifeoğulları ve Sekifoğulları’dır.
151.Keenni enzuru ilâ kelbin ebkaa
yeligu gidemi ehlibeyti.
---Deylemi---
Sanki ben Ehlibeyt’imin kanını yalamakta olan alaca
bir köpeğe bakıyor, onu görüyorum.
152.
Veylün liümmeti mimma
fisulbi haza.
---Taberani--- Bu adamın belinde olan neslinden ümmetime
ne yazık, ne felâket. (Bu adam ile murad Asoğlu Hakem’dir.)
153.
Lâtezhebül eyyamü
velleyaliyyu hatta yemlike muaviyetü.
---Deylemi---
Muaviye melik oluncaya kadar günlerin ve gecelerin
tadı gitmez.
154.
Lâ tegdab ya
muaviyetü.
---Deylemi---
Ey Muaviye gadap etme, kızma. (Yani hilâfet
Ali’nindir.)
155.
Lüyecidü hâlâveteha
hüve velâ ehadün minveledihi, yani elhilâfetü li aliyyin.
---Ukayli---
Hilâfetin tadını o da evlâdından hiç biri de
bulamaz. Yani hilâfet Ali’nindir.
156.
Ya muaviyyetü inneke
inittebate avratin efsedtehüm.
---Ebu
Davud--- Ey Muaviye sen avretlere ittiba edersen
onları ifsad edersin.
157.
Ya muaviyetü in
vüllite emren fettekillâhe veahsin.
---İmamı Ahmed Müsnedi--- Ey Muaviye, eğer sen bir işe
vali ve sahip kılınırsan Allah'tan kork ve ihsan et. İyilik eyle.
158.
İza reeytüm muaviyete
alâ minberi fektüeühu.
---Deylemi---
Minberim üzerinde Muaviye’yi gördüğünüz vakit onu
hemen öldürünüz.
Allah'u zül celâlin izni celili ile tercemesine muvaffak
olduğum hadisi şerifler burada sona ermiştir. O Nebi-i Zişana ve Ehlibeyt’i
Kiram’ına çok samimi ve candan salâtü selâmlarla re'fet ve şefaatlarını niyaz
eyleriz, aziz kardeşler.
Ali Rıza DOKSANYEDİ
3 Nisan 1956
3 Nisan 1956
Niyâzî-i Mısri kaddesellâhü sırrahu’l âlî
Efendimiz, Mevâidü’l İrfân isimli eserinde [İrfan
Sofraları] buyurdukları üzere[1]
Sevgi ve buğz ezeli
ve gizlidir. Rasûlüllah sallallâhü
aleyhi ve sellemin evladını seven kişinin sevgisi, kendisinden sonra çocuklarına, Ehl-i Beyt’e
düşmanlık edenin düşmanlığı da çocuklarına geçmiştir. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemin
evladını sevenlerde bu sevgi meydana çıkmıştır.
Cenabı Hakk şöyle buyurmuştur:
“Onlar, ancak
kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbinin gelmesini ya da Rablerinin bir
takım alametlerinin gelmesini gözetliyorlar. Rabbinin bazı alametleri geldiği
gün, önceden iman etmemiş veya imanında bir hayır kazanmamış bir kimseye o
günkü imanı hiçbir yarar sağlamaz. De ki: “Gözetin! Çünkü biz de şüphesiz
gözetiyoruz.” [2]
Allah Teâlâ’nın bazı
sözü tıpa tıp Hasan ve Hüseyin’in sayısına tekabül ediyor. Ayet, onların iki ayet (mu’cize) olduklarını
gösteriyor. Kim onları inkar ederse,
Allah Teâlâ’nın ayetini inkar etmiş olur.
Sevenler ve sevmeyenler hakkında bütün söylediklerim, Mecâlısü’z-Zuhri’den alınmıştır. Allah Teâlâ gerçeği söyler, O, doğru yola
iletir. Mecalisü’z-Zühri’de şöyle deniliyor:
“De ki; “Bu
(tebligatım karşılığında) sizden bir ücret istemiyorum. Ancak yakınlara
muhabbet istiyorum.” [3] sözünde geçen Kurba kelimesi, karabet manasına
mastardır. Yakınlık taşıyan kimse murad edilmiştir. Yani: “Ya Muhammed, ümmetine söyle,
size getirdiğim hakikat karşılığında sizden bir ücret istemiyorum, sadece
yakınlarımı sevmenizi ve onlara eziyet etmemenizi istiyorum.”
Rivayet ediliyor ki;
Bu ayet nazil olduğu zaman: “Senin
yakının kimdir ki, muhabbeti bize farz oldu ya Rasûlallah sallallâhü aleyhi ve
sellem?” dediler. Buyurdu ki;
“Ali-Fatımatuz-Zehra
ve evlatlarıdır.” Keşşâf’ta Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle
buyurmuştur, deniliyor:
“Muhammed’in Ehl-i
Beytine muhabbet üzerine ölen, şehittir.” Uyanık olun, Âl-i Muhammed’e sevgi
üzerine öleni, önce ölüm meleği, sonra Münker ve Nekir cennetle müjdeler.
Dikkat edin, Ehl-i
Beyt’e muhabbet üzerine ölen, gelin kocasının evine teslim edildiği gibi,
cennete teslim edilir.
Dikkat edin, Âl-i
Muhammed’e muhabbette sebat üzerine ölen kimse, imanı garantili bir mümin
olarak ölür. Âl-i Muhammed’e muhabbet üzerine ölen kimsenin kabrinden cennete
iki pencere açılır. Muhakkak Âl-i Muhammed’e muhabbet üzerine ölen kimsenin,
Allah Teâlâ kabrini rahmet meleklerinin ziyaretgâhı yapar. Muhakkak, Âl-i
Muhammed’e muhabbet üzerine ölen, sünnet ve cemaat üzere ölür, kim Âl-i
Muhammed’e buğz üzerine ölürse, kıyamet gününde iki gözü arasına “Allah
Teâlâ’nın rahmetinden umutsuzdur” ibaresi yazılı olarak haşr olunur.
Âl-i Muhammed’e buğz üzerine ölen, kâfir olarak ölür.
Dikkat edin, Âl-i
Muhammed’e buğz üzerine ölen, cennetin kokusunu koklayamaz.” Rasûlüllah
sallallâhü aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Bizim kapımıza
gelenin hakkı, üzerimize vacib olur” Bu hadisin söylenişine sebep şudur:
“Tarikus-Salat bir adam, Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem zamanında
ölmüştü. Ashab, Resul-i Ekrem’in: “Namazı kasden terk eden kâfir olur.”
hadisinin dış manasına dayanarak bu adam üzerine namaz kılmamak ve onu Yahudi kabristanına gömmek
istediler. Ali Kerremallâhü veche geldi,
“Ya Resulallah! Bu adam: “Ya
Ali, Allah’ın Resulünü ve evladını seviyorum.” diyerek beni bu sözüne şahid tuttu.” dedi. O zaman Hz. Rasûlüllah
sallallâhü aleyhi ve sellem yukarıdaki hadisini söyledi. Hz. Ali kerremallâhü
veçhe’de o adamın namazını kıldırdı” ve müslüman kabristanına defnetti.
Hikaye olunur ki;
Ali Kerremallâhü veche Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimize geldi
ve insanların kendisine çok haset ettiklerinden şikayet etti. Aleyhisselam
buyurdu ki;
“Cennete ilk giren
dört kişinin dördüncüsü olmak istemez misin? Ben, Sen, Hasan ve Hüseyin,
zevcelerimiz sağımızda solumuzda, zürriyetlerimiz zevceleri-mizin arkasında
olduğu halde Cennete gireceğiz.”
Muhibbu’d-din
at-Tabari Ebu Hureyre radiyallâhü anhın şöyle dediğini rivayet ediyor:
“Ebu Leheb’in kızı
Sebia: “Ya Rasûlallah sallallâhü aleyhi
ve sellem, bana “Sen Hatabu’n-Nar: Ateş odununun kızısın.” diyorlar diye
şikayet etti. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdu ki;
“Benim akrabama
eziyyet eden bir kavmin hali nice olur? Benim akrabama eziyet eden, bana eziyet
eder. Bana eziyet eden de, Allah Teâlâ’ya eziyet etmiş olur.”
Şifa-i Şerifte şu
hadise kaydedilmiştir: “Muhammed’in Âli’ni (evladını) tanımak,
cehennemden kurtulmadır. Muhammed evladını sevmek, sırat (köprüsün) den geçmeye
ruhsattır. Âl-i Muhammed’e dostluk, azaptan emandır.” Yine orada
deniliyor ki;
“Ulemanın bir kısmı:
Onları tanımak yerlerini ve nebiye yakınlık cihetlerini bilmek demektir. Bir
insan onları bu şekilde tanırsa onlar hakkında neler yapılması gerektiğini
bilir ve bu bilgisi sebebiyle onlara hürmet ve muhabbette kusur etmez.” Yine
orada şu söz de vardır:
“Ebu Bekir Sıddik
radiyallâhü anh demiştir ki; “Muhammed’i, Ehl-i Beytinde gözetleyiniz.”
ve demiştir ki;
“Nefsim, elinde olan Allah Teâlâ’ya yemin
ederim ki, benim için Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemin akrabası, benim
kendi akrabamdan daha sevgili ve ileridir.”
Hayret, hayret ki, insan, Rasûlüllah
sallallâhü aleyhi ve sellemin evladını sevmez, hatta onu kötüleyerek, haset
ederek ona eziyet ederse, Allah Teâlâ katında nasıl mertebe, makam ve şeref
talep edebilir? Sadece yememek, içmemek, aç kalmak, uyumamak ve ibadet vazifelerini
yapmakla bir makam elde edilemez. Zavallı bilmiyor ki, göklerle yer arası kadar
ibadeti olsa, Allah Teâlâ’ya kavuşamaz. İblis’e bak ki, bu kadar ibadeti varken
Allah Teâlâ’nın lanetini uğramıştır.
Rivayet ediliyor ki;
Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimizin şehrinde kendisine komşu
olup orada elde ettiği sevaplara karşın, İmam Mâlik radiyallâhü anhı, Cafer
ibn-u Süleyman dövmüştü. İmam Mâlik, dayaktan bayıldı. İnsanlar gelip kendisini
ayılttıkları vakit şöyle dedi:
“Beni dövene hakkımı helal ettiğime sizi
şahit tutarım.” Sonra kendisine bunun sebebi sorulduğunda şöyle dedi:
“Öldüğüm zaman Rasûlüllah sallallâhü
aleyhi ve sellem ile karşılaşırsam, benim yüzümden evlad-ı Resülullah’tan
birinin Cehenneme gitmesinden utanırım.” “Kim bir iyilik ederse, onun iyiliğini
artırırız.” [4]
Süddi’den rivayet
edildiğine göre, bu ayette geçen hasene (iyilik) Rasûlüllah
sallallâhü aleyhi ve sellemin Ehl-i Beytine muhabbettir. Bu ayet, Ebubekir
Sıddik radiyallâhü anhın Ehl-i Beyti çok sevmesi hakkında nazil olmuştur. Zahir
olan umum iyiliktir. Hangi iyilik olursa olsun. Ama şu var ki, “Yakınlara sevgiden” sonra zikredilmesi, bu
sevginin, ayetin işaret ettiği iyilik olduğu düşüncesini kuvvetlendirir. Diğer
iyilikler de buna tabi’dir.
“Allah Teâlâ tevbe
edeni affeder. İtaat edene şekur’dur” sevap verir, nimet ve keremini artırır.
Kurtubi ve başkaları Süddi’nin şu ayet hakkında şöyle dediğini naklederler: “Allah
bağışlayıcıdır, şekurdur” yani Âl-i Muhammed’in günahlarını
bağışlayıcıdır. Onların iyiliklerine teşekkür edicidir. Sa’lebi’de:
“Ey Ehl-i Beyt,
Allah sizden kötülüğü gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.” [5] ayetindeki Ehl-i
Beyt ile bütün Haşim oğullarının kast edildiğine kânidir. Savaiku’l-Muhrika da
bunu zikretmiş ve demiştir ki,
“İmam Mâlik radiyallâhü anhaya göre, Ehl-i
Beyt’e farz ve nafile sadakanın haram oluşu da onları temizleme içindir. Çünkü
sadaka ve zekât, insanların kirleridir. Alan insanı küçük düşürür. Vereni üstün
yapar.” ve demiştir ki;
“Müfessirlerden bir cemaat “Selâmün alâ
İlyâsin: Selam İlyas’a” ayetinden maksat, Muhammed evladı olduğuna kail
olmuşlardır.” Kelbi de böyle demiştir. Yine Kelbi’den bir kavilde Rasûlüllah sallallâhü
aleyhi ve sellemde evla bi-t’tarik ayetin şümulüne dahildir. Fahrüd’din Râzi
şöyle diyor:
Hazreti Rasûlüllah
sallallâhü aleyhi ve selem, Ehli Beyti, beş şeyde kendisine müsavidir: Selam da.
Çünkü “Esselamü aleyke eyyühennebiyyü: Selam sana ey peygamber” ve: “Selamün
ala İlyâsin: İlyas’a selam olsun.” [6] buyurmuştur,
O’na salâtta ve şehadette vardır. Allah Teâlâ buyurmuştur:
“Tâ Hâ: yani Ey
Tahir” ve buyurmuştur: “Yuridullahu li yuzhibe ankumu’r-ricse:
Allah Teâlâ sizi temizlemek istiyor.” Sadakanın hürmetinde ve
muhabbette: “Bana tabi olun ki, Allah Teâlâ sizi sevsin” [7] “Sizden bir ücret beklemiyorum, ancak
yakınlara muhabbet etmenizi istiyorum.” ayetleri bunu amirdir.
Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemde:
“Yıldızlar gök
ehline emândır. Ehli Beytim, ümmetime emândır.” demiştir. Savaik
sahibi bu hususta şöyle demiş:
“Cenabı Hakk
dünyayı, Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem için yaratmıştır. Onun devamını
Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemin devamına ve Ehl-i Beytinin devamına
bağlı kılmıştır. Çünkü onlar, Fahr-i Razi’nin zikrettiği hususlarda onunla
müsavidirler. Çünkü Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem “Allah’ım, onlar
benden, ben onlardanım.” demiştir. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemin bir
parçası olan Hz. Fatıma radiyallâhü anhadan doğmaları sebebiyle Rasûlüllah
sallallâhü aleyhi ve sellemin bir parçasıdırlar.” (Savaik)
Rasûlüllah
sallallâhü aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Aranızda Ehl-i
Beytim, Nuh’un gemisine benzer. Binen kurtulur.” (Müslim’in
rivayetinde: geri kalan boğulur) bir rivayette helak olur cümlesi de vardır.
Bu hadisin manası şudur: Onları seven, onlara hürmet ve tazim eden, onların
âlimlerinin gösterdiği yolda giden muhalefet etme karanlığından kurtulur.
Bundan geri kalan, küfür denizinde boğulur, azgınlıkta helak olur. Yine bu
hususta Hz. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemin:
“Allah Teâlâ’nın üç
hürmeti vardır: Allah Teâlâ, bunlara riayet edenin dinini, dünyasını korur.
Bunlara riayet etmeyen kimsenin Allah Teâlâ ne dünyasını, ne ahiretini korumaz:
İslam’a hürmet, bana hürmet ve benim rahmime (soyuma) hürmettir.”
“Ben, tevbe eden,
inanan, salih amel işleyip hidayete eren kimseyi elbette bağışlayanım.” [8] ayetinde Sabitü’l-Bennai:
“Yani Hz. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve
sellemin Ehl-i Beytinin velâyetine erdi.” demiştir. Bu Savaik’te zikredilmiştir.
Kurtubi orada İbnu Abbas’tan:
“Rabb’in sana razı
oluncaya kadar verecektir.” ayeti üzerinde şu tefsiri yapmıştır:
“Rasûlüllah
sallallâhü aleyhi ve sellemin rızası, Ehl-i Beytinden hiçbirinin cehenneme
girmemesidir.” Hakim şu hadisi çıkarmış ve sahih görmüştür:
“Rabbim, Ehl-i
Beytimden Allah Teâlâ’nın birliğine inanan ve benim nebiliğimi kabul edene azab
etmeyeceğini bana va’detti.”
“Rabbimden, Ehl-i
Beytimden hiç kimseyi ateşe sokmamasını niyaz ettim; bunu bana verdi.”
Ahmed, Menâkıbında
Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimizin şöyle dediğini kaydediyor:
“Ey Haşim oğulları,
Beni hak rasul olarak gönderen Allah Teâlâ’ya yemin ederim ki, Cennet halkasını
tutsaydım, önce sizinle başlardım.” Tabarani Ali Kerremallâhü vecheden şu sözü
derlemiştir:
“Rasûlüllah
sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimizden işittim, diyordu ki;
“Havz-ı Kevser’e ilk
gelenler, Ehl-i Beytim ve ümmetimden onları sevenlerdir.”
“Ehl-i Beytim ve
onları sevenler, Cennette şu iki (parmak) gibi (yan yana) dır.”
“Biriniz beni
kendisinden fazla sevmedikçe, bana kendisinden çok hürmet etmedikçe, Ehl-i
Beytimi kendisinden çok sevmedikçe, onları kendine tercih etmedikçe iman etmiş
olmaz.”
“Evladınızı üç huy
üzerine yetiştiriniz: Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemin sevgisi, Ehl-i
Beytinin sevgisi ve Kur’ân-ı Kerim okumaktır.”
“Benim, Ehl-i
Beytimin, Ansar’ın ve Arabın hakkını itiraf etmeyen ya münafıktır, ya şiddet ve
sıkıntı içindedir, ya da annesi kendisine cünüp iken hamile kalmıştır.”
“Ehl-i Beytimi ancak
mümin ve müttaki olan kişi sever. Onlara ancak münafık ve şaki olan buğz eder.”
“Ehl-i Beytime
buğzedeni Allah Teâlâ cehenneme atar.”
“Haşimoğullarına ve
Ensara buğz küfürdür. Arab’a buğz ise, nifaktır.”
Kadı İyaz Şifa’da
özetle şöyle demiştir: “Bir kimse Hz. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi
ve sellemin zürriyetinden birisinin babasına söver ve Hz. Rasûlüllah sallallâhü
aleyhi ve sellemi istisna ettiğine bir delil getiremezse o adam katlolunur.”
Savaikte şöyle diyor:
“Ehl-i Beytim
hakkında bana eziyet eden kimseye Allah Teâlâ lanet etsin. Ehl-i Beytim
hakkında bana eziyet edeni Allah Teâlâ incitir. Allah Teâlâ, Ehl-i Beytime
zulmeden yahut onları öldüren, yahut öldürene yardım eden veya onlara sövene
Cenneti haram kılmıştır.”
Bu Hadisi
şeriflerden, Ehl-i Beyte muhabbetin
farz olduğu ve onlara buğzun haram olduğu anlaşılmaktadır. Beyhaki,
Bağavi, Ehl-i Beyte muhabbetin lüzumunu tasrih etmişler, Şafii de şu sözüyle
bunu ifade etmiştir:
“Ey Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve
sellemin Ehl-i Beyti, sizi sevmek, Allah Teâlâ’nın inzal buyurduğu Kur’ân-ı
Kerimde bize farz kılınmıştır. Size şu büyük şeref yeter ki, size
salâvat-i şerife getirmeyen kimse namaz kılamamış sayılır. (zira namazın her
oturuşunda Hz. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemle beraber âline salavat
getirilir. Hz. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem ve soyuna rahmet
istenir.) Bundan dolayı Ehl-i Beytten,
bir bid’at ve sair şeyi işleyip fasık olan kimsenin zatına değil, fiillerine
buğz edilir. Çünkü O, aralarında zaman olsa da yine Allah Teâlâ’nın Elçisinin
bir parçasıdır. An-Nakiyyu’l-Makrizi şöyle diyor:
“Onlara dil
uzatmaktan sakının. Çünkü salih de olsa, facir de olsa, yine O’nun evladıdır” Şeyh Muhyiddin Arabi
kuddise sırruhu’l-aziz, Fütuhat’ında şöyle diyor:
“Bana Mekke’de
inanılır bir kimse dedi ki; Ben, Mekke’de şeriflerin halka yaptıkları işleri
kötü görürdüm. Rüyamda Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemin kızı Hz.
Fatımatu’z-zehra radiyallâhü anhayı gördüm. Benden yüz çevirdi. Selam verip,
yüz çevirmesinin sebebini sordum.
“Sen şeriflere dil uzatıyorsun.” dedi.
“Ey Seyyide’m, dedim, onların insanlara
neler yaptıklarını görmüyor musun?”
“Onlar benim oğullarım değil midir?” dedi. “Bu
andan itibaren tevbe ettim.” dedim.”
Rasûlüllah
sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuşlardır: “Kim bana kavuşmak ve kıyamet
gününde kendisine şefaat elimi uzatmamı isterse, Ehl-i Beytime salat etsin,
onları sevindirsin.” (Savaik).
İmam-ı Şafii şöyle
demiş: “Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemin evladı, benim vesilemdir.
Onlar benim için Allah Teâlâ’ya vesiledir. Onlar yüzü hürmetine kıyamet gününde
sahifemin sağ tarafımdan verilmesini umarım.” Rivayet edilir ki; İbnu
Ömer radiyallâhü anh Zübeyr’e
“Gidip Hasan İbn-i
Ali’yi ziyaret edelim” dedi. Zübeyr biraz ağır aldı. İbnu Ömer:
“Bilmiyor musun ki, Haşim oğullarının
halini sormak farzdır. Ziyaret nafiledir.” (Savaik) Hatib, bu konuda merfu’an şu
hadisi çıkarmıştır:
“Bir adam diğerine kıyam eder (önünden
kalkar); ancak Haşim oğulları müstesnadır. Onlar, hiç kimseye kıyam etmezler.”
Hikaye olunur ki,
Kurra’ (iyi Kur’ân-ı Kerim okuyanlar) dan biri boş kaldıkça Timurlenk’in
mezarına gider, başı ucunda:
“Tutunuz onu,
bağlayınız, sonra cehenneme atınız, sonra boyu yetmiş arşın olan zincirlere
vurunuz.” [9] ayetini okurmuş. Bu adam demiş ki; “Birden
uyumuşum. Bir de baktım ki, Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimiz
oturmuş, Timurlenk de yanında. Kendisini azarladım:
“Ey Allah’ın düşmanı, buraya da mı
geldin?” dedim. İstedim ki, elinden tutup Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem
Efendimizin yanından kaldırayım. Efendimiz;
“Bırak onu, dedi, çünkü o benim zürriyetimi
seviyordu.” ağlayarak uyandım. Artık o ayeti Timur’un kabrinde okumaktan
vazgeçtim. Cemalü’l-Mürşidi veş-Şihabu’l-Kuzani haber vermiştir ki;
Timur’un
oğullarından biri şöyle nakletmiş: Timur, ölüm hastalığına yakalandığı zaman
birkaç gün ıztırap çekmiş, yüzü simsiyah kesilmiş, rengi değişmişti. Sonra
uyanmış. Kendisine o halini haber vermişler. Demiş ki;
“Azap melekleri bana
gelmişlerdi. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem gelip onlara:
“Onu bırakın gidin,
çünkü o, benim akrabamı sever ve onlara iyilik ederdi.” dedi. Onlar da
bırakıp gittiler. İbnu Hacer diyor ki;
“Onların hakkına
riayet, insanların en zalimi olan, Timurlenk’e bile fayda verirse artık
başkasına nice olur”
Hikaye olunur ki;
Yemen salihlerinden
biri çoluk çocuğuyla beraber deniz yoluyla Hacca gitmiş. Cidde’ye kavuştukları
zaman gümrükçüler, kadının iç çamaşırlarına varıncaya kadar hepsini aramışlar.
O salih adam bu muameleye çok kızmış. Mekke Şerifi es Seyyid Muhammed ibnu
Berekat (Allah ona rahmet etsin) i Allah Teâlâ’ya şikayet etmiş. Rüyasında Hz.
Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemi görmüş. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve
sellem kendisinden yüz çevirmiş.
“Niçin ya
Rasûlallah? diye sormuş. Buyurmuş ki;
“Benim şu oğlumdan
daha zalim hiç kimse görmedin mi?” Adam hemen korku içerisinde uyanmış. Şerif
hakkında Allah Teâlâ’ya tevbe etmiş ve artık ne yaparsa yapsın, hiçbir şerife
dil uzatmamaya ahdetmiş.” (al-İkdu’l-Lai)
Ey Allah Teâlâ’nın Rasulü’nün Ehl-i Beyti,
ey kendilerini methetmek için Kur’ân-ı Kerim ayetleri inen kimseler!
Ey Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve
sellemin Ehli Beyti, sizi sevmek farzdır. Siz
bütün ümmetlerden üstünsünüz. Ey Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemin Ehli
Beyti, sizi Kur’ân-ı Kerim öğmüştür. Artık benim öğmemin, benim sözümün ne
kıymeti kalır?
Şiir:
“Nebiler, Rasûlüllah
sallallâhü aleyhi ve sellemi alâmet yaptılar.
Alâmet, meşhur
olmayanın işidir.
Nübüvvet nuru, o
Ehl-i Beytin güzel yüzlerindedir.
Onlar Tıraz-ı
Ahder’den daha şereflidirler.”
[1] Niyâzi
Mısri, İrfan Sofraları, Süleyman Ateş, 1971, s156, 62. sofra
[2] En’am, 158
[3] Şura, 23
[4] Şûra, 23
[5] Ahzab, 33
[6] Saffat, 130
[7] Âl-i İmran, 31
[8] Tâhâ, 82
[9] Hakka, 30–32