| |
İnsanlar
İslâm hakkında sürekli atıp- tutma/lehde-aleyhde/yardım-köstek olma…vb gibi
halleri takınırken unuttukları bir şey var.
İslâm
dini Âdem aleyhisselâmdan, Rasûlullâh
sallallâhü aleyhi ve selleme kadar insanların korumasına bırakılmıştır. Ancak
iki cihanın sultanı Rasûlullâh
sallallâhü aleyhi ve selleme gelince bütün korumayı ve muhafazayı Allah Teâlâ
üzerine almıştır. Elân korumaktadır.
Bu
meyanda bizim gibi aciz kendini bilmezler dini koruyacağız derken düştüğümüz hatalar
için, tarihe eleştirel bir nazarla bakarsanız âyanen Allah Teâlâ’nın koruması
ve mekrini dahi görebilecektir.
Bizim
asıl kaygımız Allah Teâlâ bizi nerede kullanıyor oraya bakmak lazımdır. Kaderî
planda ehveni halimiz ile yüksek dağların tepesinden mağrurane bakmaya hiç
gerek yoktur.
Allah
Teâlâ, kainatın, mülkün, zamanın, mahlûkatın yegâne sahibidir. İfrad ve tefrit
vardır. Üzerimize düşen İslam’ın emrettiği gibi İslam’ı yaşamaktır. “Allah
Teâlâ haddini aşmayanları sever.”
“Allah'a tevbe eden, kullukta bulunan, O'nu öven, O'nun
uğrunda gezen, rüku ve secde eden, uygun olanı buyurup fenalığı yasak eden ve
Allah'ın yasalarını koruyan müminlere de müjdele.” (Tevbe, 112)
Ek olarak
aşağıdaki kısmada bakalım.
Alıntı
ENFAL
SURESİ 24-25. AYETLER
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ
وَلِلرَّسُولِ إِذَا
دَعَاكُم لِمَا
يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُواْ أَنَّ
اللّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ:وَاتَّقُواْ فِتْنَةً لاَّ تُصِيبَنَّ الَّذِينَ ظَلَمُواْمِنكُمْ خَآصَّةً وَاعْلَمُواْ أَنَّ
اللّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ:
MEALİ :
24-)
“Ey iman edenler! Allah ve rasülü, hayat veren şeye sizi çağırdığında icabet
edin. Bilin ki Allah kişi ile kalbi arasına girer ve sonunda (dirilip hepiniz)
O’nun huzurunda bir araya getirilerek toplanacaksınız.”
25-)
“Öyle bir fitneden korkup sakının ki, o yalnız
zalimlere dokunmaz. Bilin ki gerçekten Allah’ın ceza olarak vereceği azap çok
şiddetlidir.”
26-)
“Hatırlayın ki bir zamanlar siz yeryüzünde hem az
hem de zayıf ve acizdiniz, insanların sizi kapıp götürmesinden korkuyordunuz,
bu durumdayken Allah size yer-yurt verip barındırdı, sizi yardımıyla
destekleyip kuvvetlendirdi ve sizi temiz ve helal şeylerle rızıklandırdı ki
şükredesiniz.”
İLGİLİ
HADİSLER
Ashab-ı
Kiram’dan Ebu Said el-Mualla anlatıyor: Mescid-i Saadette namaz kılıyordum. Tam
o sırada Rasûlullâh sallallâhü aleyhi ve sellem beni çağırdı. Namazda
bulunduğum için hem cevap veremedim hem de gidemedim. Namazdan sonra huzuruna
vardım ve namazda bulunduğum için gelemedim diyerek özür diledim. Bunun üzerine
Rasûlullâh sallallâhü aleyhi ve sellem bana: “Allah Kur’an’da, Allah ve rasülü
sizi çağırdığında icabet edin, buyurmuyor mu?” buyurarak
uyarıda bulundu.
Ebu
Hüreyre (radiyallâhü anh) anlatıyor:
Rasûlullâh
sallallâhü aleyhi ve sellem, Übey b. Ka’b’a gitmek üzere yola çıktı. O sırada
Übey namaz kılıyordu. Rasûlullâh sallallâhü aleyhi ve sellem:
“Ya Übey” diye seslendi. Übey göz ucuyla baktı fakat icabet
etmedi. Namazını hafif tutup bitirdikten sonra Rasûlullâh sallallâhü aleyhi ve
selleme geldi ve selam verdi.
Rasûlullâh
sallallâhü aleyhi ve sellem, onun selamını aldı ve: “Benim
davetime icabet etmekten seni alıkoyan nedir?” diye sordu. O da namaz deyince Efendimiz sallallâhü
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Allah’ın bana vahyettiği kitapta,
Allah ve rasülü, hayat veren şeye sizi çağırdığında icabet edin, buyrulduğunu
görmedin mi?”
Übey
(radiyallâhü anh):
“Evet,
gördüm, inşallah bundan böyle o hataya bir daha dönmem.” diyerek af diledi.
Tabii
bu durum sadece Rasûlullâh sallallâhü aleyhi ve selleme has bir saygıdır. Başka
birinin çağırması, farz namazı yarıda kesmemizi gerektirmez. Ancak nafile namaz
kılarken adamın ana veya babası çağırırsa, nafile namazı olduğu yerde kesip
onların çağrısına koşar.
Rasûlullâh
sallallâhü aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Doğrusu âdemoğlunun kalbi
Rahman’ın iki parmağı arasında bulunuyor, onu dilediği gibi çevirir.”
“Ey kalpleri çeviren Allah’ım!
Bizim kalbimizi sana itaat üzere sabit kıl.”
“Herhangi bir kavim ve topluluk
arasında bir adam günah işler de onlar onu değiştirmeye (vazgeçirmeye) güçleri
yettiği halde değiştirmezler (ona engel olmazlar) sa, kendileri ölmeden önce
Allah onlara herhalde bir azap eriştirecektir.”
“İleride bir takım fitneler
olacak; o günlerde oturan, ayakta durandan; Ayakta duran, yürüyenden; yürüyen,
koşandan hayırlı olacak. Kim o fitneye doğru yüz çevirip onu görmeye çalışırsa,
herhalde fitne onu görecek ve onu kahredecek. Kim de fitne zamanı iltica edecek
veya sığınacak bir yer bulacak olursa, hemen oraya sığınsın.”
“Canımı kudret elinde tutan
Allah’a yemin ederim ki, Ya iyilikle emreder ve kötülükten men edersiniz, ya da
çok sürmez Allah kendi yanından üzerinize bir azap gönderir de ondan sonra dua
edersiniz, duanız kabul olmaz.”
“Allah’ın
koyduğu sınırlar üzerinde durup (onu aşmayan) kimse ile o sınırı aşan kimsenin
misali, bir geminin yolcularına benzer:
Onlar
gemiye yerleşmek hususunda kura çektiler.
Bir
kısmına geminin üst kısmı, bir kısmına da altı isabet etti. Geminin alt
kısmında bulunanlar (deniz ) suyundan yararlanmak istedikleri zaman, yukarı
kısımdakilere başvurarak dediler ki:
Bize
ait yerden bir delik açıp yararlansak da üstümüzdekilere zarar vermesek (ne
dersiniz?)
Üsttekiler,
onları arzuladıkları şeyi yapmaya terk eder de müdahale etmeyecek olurlarsa,
hepsi birden helak olurlar. Ama onların ellerinden tutup engel olurlarsa, hem
kendileri hem de onlar kurtulurlar.”